Doğalgaz Dergisi 242. Sayı |Enerji ve Çevre 185. Sayı (Kasım 2023)

26 DOĞALGAZ VE ENERJİ • Kasım / 2023 MAKALE yat istikrarı, doğal gazı Avrupa’da maliyet uygunluğu açısın- dan da tercih edilebilir seviyeye taşımıştır (Şekil 2). Sonuç olarak, enerji arz kaynağı olarak doğal gaz bugün enerji ada- leti dediğimiz ve enerji arz güvenliği, maliyet uygunluğu ve sürdürülebilirlik hedefleri açısından elverişli bir yakıt ola- rak gündeme gelmiştir (McCauley, 2018). 2000’li yıllarda doğal gaz ağı genişlemiş, hem evsel kullanım hem sanayi üretimi hem de elektrik üretiminde doğal gaz bağımlılığı artmıştır. İZ BAĞIMLILIĞI VE DOĞAL GAZ BAĞIMLILIĞI Bu aşamada İz Bağımlılığı (Path Dependence) teorisin- den bahsetmek yerinde olacaktır. Sydow ve arkadaşları tara- fından evreleri açıklanan bu yaklaşım, bir sektörü belli bir teknolojiye bağlandığı dönemlere ayırarak analiz etmekte- dir (Sydow vd., 2009). Buna göre, iz bağlılığı teorisinin üç aşaması, ön-oluşum, olgunlaşma ve kilitlenme aşamalarıdır. Ön-oluşum aşamasında, yeni teknoloji henüz yerleşmemiş diğer teknolojilerle birlikte var olmaya devam etmektedir. Bu süreç içinde mevcut teknolojilerden bir tanesi, ya te- sadüfi olaylar ya da diğer teknolojilerin yeterince hazır ol- maması nedeniyle öne çıkarabilmektedir (Koch vd, 2009). Doğal gaz başlangıçta hava gazı, kömür gibi diğer yakıtlarla birlikte var olduysa da, şehirlerdeki hava kirliliğinin daya- nılmaz boyutlara ulaşması ve Londra’daki ölümcül sis bulu- tu gibi olaylar bu kaynağı öne çıkarmıştır. Tesadüfî olaylar veya büyük kazalar sonucunda ortaya çıkan ikinci aşama teknolojinin olgunlaşması aşamasıdır. Olgunlaşma denen bu aşamanın ilk dönemlerinde, sektör büyürken, önceki dönemde gelişen teknoloji kuvvetlenerek geçerliliğini ve karlılığını kanıtlamıştır (Martin ve Sunley, 2006). 1980 ve 1990’lı yıllarda doğal gazın Avrupa’daki gelişimi bu aşamayı temsil etmektedir. Arz desteği artmış ve kaynakla ilgili belirsizlikler ortadan kaybolmuştur. Yerel ağlar birleşerek birbirini kopyalamış ve birbirini tekrarlayan süreç yerleşerek sektörü şekillendirmiştir. Bu aşamada orta- ya çıkan Çernobil faciası ve Kyoto protokolü gibi gelişmeler de doğal gaz yatırımlarını destekler yönde gelişmiştir. Teknolojinin gelişmesini ve yayılmasını devam ettirdiği bu aşamadan sonra, sürecin büyüyüp güçlendiği ve kilitlen- me (lock-in) denilen bir döneme geçilir. Sektördeki fırsatla- rın dikkat çekici noktaya geldiği ve dış aktörlerin canlanan sektöre girerek sektörü daha da canlandırdığı bu aşamada, artık genişleme kendi kendine devam eden bir süreç ola- rak devam eder ve teknoloji kendini kanıtlamış kabul edi- lir (David, 1988). David`in bu aşamaya yaklaşımı olumlu yöndeyse de kilitlenme aşamasının olumsuz boyutları da ele alınmıştır (Martin ve Sunley, 2006). Kilitlenme aşamasına gelen sektör endüstriyel olarak olgunlaşmış ve kazanımlar genele yayılarak kuvvetlenmiştir. Kurumsallaşmayla birlikte alt yapı güvenilirliği ama kaynak ve alt yapı bağımlığı da art- mıştır. Doğal gaz bağımlılığının Avrupa’da 2000’li yıllarda bu noktaya ulaştığı değerlendirilebilir. Artık Kuzey Deni- zindeki üretim genişleyen Avrupa tüketimini karşılayamaz olmuş ve ithalat alt yapısının kurulması için çalışmalar ya- pılmaya başlanmıştır. Sektördeki kararlılık, kentlerin hava kirliliğindeki düzelme, sistem güvenliğinin artması, sektö- rün kurumsallaşmasıyla artan üretim kalitesi ve buna bağlı olarak azalan maliyetler doğal gaz sisteminin avantajlarını oluştururken, bağımlılık nedeniyle dış kaynaklara ihtiyacın Şekil 2: Avrupa Gaz Fiyatları ve OECD Ham Petrol Fiyatları. Kaynak: BP İstatistiksel Dünya Enerji Değerlendirmesi, Temmuz 2021 Avrupa Gaz Fiyatları ve OECD Ham Petrol Fiyatları

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=