Doğalgaz Dergisi 242. Sayı |Enerji ve Çevre 185. Sayı (Kasım 2023)

57 DOĞALGAZ VE ENERJİ • Kasım / 2023 ÇEVİRİ Sorunlar şimdiden ortaya çıkıyor. Rapor, şebekeye bağlanmak için yeşil ışığı bekleyen büyük ve büyüyen bir yenilenebilir enerji projesi kuyruğunu tanımlıyor ve bu projelerin 1.500 gigawatt değerindeki gelişiminin ileri aşamalarında olduğunu belirtiyor. Bu, geçen yıl dünya çapında eklenen güneş PV ve rüzgar kapasitesinin beş katıdır. IEA İcra Direktörü Fatih Birol “Birçok ülkede gördüğümüz son temiz enerji ilerlemesi eşi benzeri görülme- miş bir gelişme ve iyimserliğe neden oluyor, ancak hükümetler ve işletme- ler dünyanın elektrik şebekelerinin yeni küresel enerji ekonomisine hazır olmasını sağlamak için bir araya gel- mezlerse bu durum tehlikeye girebilir. hızla gelişiyor. Bu rapor neyin tehli- kede olduğunu ve yapılması gerektiğini gösteriyor. Bugün şebekelere yatırım yapmalıyız, yoksa yarın çıkmazla karşı karşıya kalacağız” dedi. Elektriğin rolünün güçlü bir şekilde büyümeye devam etmesi ve şebekelere olan talebin artması bekleniyor. Elekt- rikli arabalar ve ısı pompaları gibi yeni teknolojilerin benimsenmesi, elektriğin daha önce fosil yakıtların hakim olduğu alanlara doğru genişlemesi anlamına geliyor. Bu arada ülkeler hızlı bir şekilde yenilenebilir enerji projeleri ekliyor; son müşterilere güvenilir tedarik sağla- mak için bunları elektrik sistemlerine bağlamak için daha fazla enerji hat- tına ve yüksek işlevli dağıtım şebekele- rine ihtiyaç duyuyorlar. Buna dağıtım şebekelerinin dijitalleştirilmesi ve talep yanıtı ve enerji depolama yoluyla daha fazla esneklik sağlanması da dahildir. Rapor için geliştirilen yeni bir senaryo olan Şebeke Gecikmesi Vakası, şebeke yatırımının yeterince hızlı artırılmaması ve şebekelere yönelik düzenleyici reformların yavaş olması durumunda ne olacağını inceliyor. 2030 ile 2050 arasındaki kümülatif karbondioksit (CO2) emisyonlarının, daha yüksek fosil yakıt tüketimiyle sonuçlanan yenilenebilir enerji kaynak- larının daha yavaş piyasaya sürülmesi nedeniyle neredeyse 60 milyar ton daha yüksek olacağını tespit ediyor. Bu, son dört yılda küresel enerji sektöründen kaynaklanan toplam CO2 emisyonuna eşdeğerdir. Bu, küresel sıcaklık artışını Paris Anlaşması hedefi olan 1,5 °C'nin oldukça üzerine çıkaracak ve 2 °C'yi aşma ihtimali %40 olacak. Raporda fark yaratabilecek çeşitli stratejik eylemler belirleniyor. Bunlar arasında, elektrik sistemlerini daha dayanıklı hale getirmek ve artan güneş ve rüzgar enerjisi paylarını daha iyi entegre etmelerine olanak sağlamak için ülkeler içinde, ülkeler arasında ve böl- geler arasında şebeke ara bağlantılarının genişletilmesi ve güçlendirilmesi yer alıyor. Rapor, hükümetlerin, şebekele- rin yenilenebilir enerjide daha da güçlü bir büyümeye hazırlanmasını sağlamak için büyük ölçekli iletim projelerini desteklemesini tavsiye ediyor. Ayrıca şebeke geliştiricilerini ve operatörlerini, geleceğin şebekelerinin daha dayanıklı ve esnek olmasını sağlamak için diji- talleşmeyi benimsemeye teşvik ediyor. Şebekelerin modernizasyonu ve genişletilmesine yönelik uzun teslim süreleri nedeniyle kararlı eylem ihti- yacı acildir. Yeni şebeke altyapısının planlanması, izin verilmesi ve tamam- lanması genellikle 5 ila 15 yıl sürer; bu süre, yeni yenilenebilir enerji projeleri için 1 ila 5 yıl, elektrikli araçlar için yeni şarj altyapısı için ise 2 yıldan azdır. Dünya çapındaki ülkelerde şebeke altyapısının iyileştirilmesi ve geniş- letilmesi, daha güçlü bir uluslararası işbirliği gerektirecektir. Çin dışındaki gelişmekte olan ekonomiler, elektrik talebindeki güçlü artışa ve enerjiye erişim hedeflerine ulaşmaya yönelik devam eden çabalara rağmen son yıl- larda şebeke yatırımlarında bir düşüş gördü. Dr Birol, “Gelişmekte olan dünyanın elektrik şebekelerini inşa etmek ve modernize etmek için ihti- yaç duyduğu kaynaklara sahip olma- sını sağlamak, uluslararası toplum için önemli bir görevdir” dedi. “Önde gelen ekonomiler, finansmanı harekete geçi- rerek, teknolojiye erişim sağlayarak ve politikalara ilişkin en iyi uygulamaları paylaşarak insanların yaşamlarını iyi- leştirmeye, sürdürülebilir kalkınmayı güçlendirmeye ve iklim değişikliği risklerini azaltmaya yardımcı olabilir” dedi. n

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=